Yine yoğun geçen bir salı gününün
ardından herkese merhaba,
Gelecek hafta bayram nedeniyle
stajımıza kısa bir ara vereceğimiz için günlerimizi en verimli
şekilde geçirmeye çalışıyoruz şu sıralar. Bugün
yaptıklarımızı olabildiğince kısa anlatmaya çalışacak olsam
da şimdiden uzun bir yazı olabileceği konusunda sizi uyarayım.
Normalde farklı günlerde yaptığımız
iki Skype görüşmemizi bu hafta için bir güne sığdırdık. İlk
görüşmemizi Bilkent Üniversitesi'nde doçent olarak görev
yapmakta olan Michelle Adams ile gerçekleştirdik. İngilizce olarak
gerçekleşen konuşmada yabancı bir hocanın gözünden
Türkiye'deki koşullarla yurt dışındaki koşulların lisans,
yüksek lisans ve doktoradaki farklılıklarını dinlemiş olduk.
Bunun yanında Michelle Adams aramızdan yurt dışında çalışmayı
isteyenler için de birkaç tavsiyede bulundu. Yurt dışı
eğitimlerini gözümüzde büyütmeyip ne olursa olsun her zaman
başvurmak ve bir problem olduğunda kendimizi çıkmazda hissetmeyip
problemle başa çıkmaya çalışmak bu tavsiyelerden bazılarıydı.
Skype konuşmasının ardından Temmuz
grubu olarak yapmamız gereken sunumlara geçtik. Herkesin
ilgilendiği herhangi bir konuyu seçmesi gerekiyordu. Fakat
sunumdaki amaçlarımızdan biri Haziran grubundaki arkadaşlarımız
tarafından birkaç gün öncesinden verilen rastgele seçilmiş bir
resimle konuyu bağlayabilmekti. Hatta sunumdan yarım saat önce bir
fotoğraf daha verilerek zorluk derecesi biraz daha artırılmış
oldu. Bu yöntemin esas amacı ise tamamen alakasız bir resmi
konuyla ilişkilendirerek hem dinleyicinin ilgisini çekmek hem de
anlatılanların akılda kalmasını sağlamaktı.
Günün diğer Skype konuşmacısı
Bilkent Üniversitesi Fizik bölümü mezunu Ozan Yerli'ydi. Şu an
doktoraya devam etmesinin yanında Connected2.me sitesinin kurucusu
olduğundan iş adamı kimliğine de sahip. Görüşme boyunca
kendisinden programlama konusunda oldukça önemli tüyolar aldık.
Bunun dışında bize programlamayı eğlenerek öğrenebileceğimiz
http://codecombat.com/ sitesini
tavsiye etti. Önerilen diğer siteleri ve konuşmanın detaylarını
Bihter'in yazısında da okuyabilirsiniz.
Bugünkü sinema seansımızda ise
Maymunlar Cehennemi: Başlangıç (The Rise of Planet of The Apes)
filmini izledik. Genç bir bilim adamının Alzheimer hastalığının
çaresini bulmak için maymunlar üzerinde deney yapmasıyla
içlerinden biri hızlı gelişim gösterir ve olaylar bir şekilde
maymunların ayaklanmasına kadar gider. Çoğunluğunu biyoloji ile
moleküler biyoloji ve genetik okumuş olanların oluşturduğu
ekibimiz için oldukça etkileyici ve düşündürücü bir filmdi.
Filmden sonra, gelecekte benzer olayların yaşanabilirliği ve çoğunluğun yararı için bir grubu kurban edecek
deneylerin yapılmasının ne kadar doğru olabileceği üzerine
tartıştık.
Filmin ve yemeğin sonrasında “Machine
Learning” dersine başladık. “Machine Learning”, kısaca
bilgisayara yapmasını veya yapmamasını istediğimiz şeyleri
tanıtıp bunlara göre seçenekleri bizim yerimize denemesini ve en
az hatayla uygun olanı bulmasını sağlamak. Bir diğer üzerinde
durulan terim ise “Neural Network” idi. “Neural Network” ise
nöronlar gibi çok sayıda işlem biriminden oluşan ve yine
tanımlama sonrasında problemlere yönelik çözüm üretebilen
modellerdir. Daha iyi anlamak için bu yöntemleri kullanarak çeşitli
problemlere çözüm üretenlerin bir araya geldiği
https://www.kaggle.com/
sitesine bakabilirsiniz. Bihter'in bu konuda yazıkları da yine daha
açıklayıcı olacaktır.
Bu uzun günü Ahmet Hoca'nın hayat
hikayesini Elif'in anlatımıyla dinleyerek bitirdik. Sonuç olarak
öğrendiğimiz şey ise hayatın dümdüz bir çizgiden ibaret
olmadığıydı. Hayatta mutlaka inişler ve çıkışlar olacaktır,
ama önemli olan denemeye devam etmektir.
Sizin de hiçbir zaman denemekten
vazgeçmemeniz dileğiyle...
Evrim Fer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder