14 Temmuz 2014 Pazartesi

13.07.2014 - Harika Bir Gün

 Harika Bir Gün

 Verimli, yoğun ve yorucu bir haftanın sonuna gelmiştik, peki en güzel şekilde nasıl eğlenebilirdik? Bunun cevabı belliydi aslında Harikalar Diyarına gitmek için saatlerimiz ayarlandı ve buluşma yerimiz Starbucks' da grubumuz toplandı. Bazı arkadaşlarımız yokluğu ekibi eksik bıraksa da, gitmek için hazır olan grup üyelerimiz “Ayşegül, Emre, Fatma, Evrim, Çağla ve Çağlanın arkadaşı Burak” şimdilik toplanmış gibi gözüküyordu.


 Harikalar Diyarına olan tramvay yolculuğumuzdan inen ekibin ilk önce yaptığı şey sizce ne olabilir? Tabi ki toplu fotoğraf çekinelim denmesi çünkü yanımızda Fatma var. :):) Giriş kapısındaki 'Anadolu Harikalar Diyarı' yazısının altında fotoğraflarımızı çekindik. Harikalar kelimesi ise bu gün için tamda bize göre bir kelime ya da bugünün özet kelimesi olabilir miydi? Bu soruyu sormak bile hata olur olurdu. :)


 Karşımızda gördüğümüz güzellikler ve eğlence yerleri bizi hiç duramayacak hale getirdi. İlk lunapark kısmına baktık ama ramazan dolayısıyla iftardan sonra açılacağını söylediler. Biz de gezmeye karar verdik. Bu şehir de yaşamama rağmen bu eğlence merkezinden nasıl mahrum kalmışım bilemiyorum. Yanımdaki ekip çok sağlam olduğu için, biliyordum ki bugünün adı tam anlamıyla “ Harika” olacaktı.

 Çevreyi gezmeye devam ederken su kayağı merkezindeki gördüğümüz görüntü oldukça göz alıcıydı. Hedefimiz hayvanat bahçesiydi ama orası da kapalıydı. Bizde lazer game oynamak için İçeri girdik, oyun alanını görmeden, sistemi bilmeden ben oynamayacağım sizi izlerim dedim ki öyle olmadı. Alıştığım grup ruhundan ayrılamadığım hep beraber içeriye girdik hep birlikte koşarak çığlık atıyor ve gülüyorduk. “ Hadi hemen oynayalım” cümlesi herkesin ağzından duyuluyordu. :) İçerisinde gördüğümüz şey karanlık iki katlı bir oyun alanıydı,simsiyah zeminin üzerinde fosforlu yeşil, pembe, mavi, sarı renkte iskelet ve değişik şekillerle süslenmiş korunaklar ve labirentlerden oluşuyordu. Silahlarımızın olduğu yelekler giyildikten sonra oyunun nasıl oynanacağını anlattılar ve son olarak gruplar belirlendi. Birinci grup Emre, Çağla, Burak ve Evrim'den , ikinci grup ise ben, Ayşegül, Fatma ve oranın sahibinin küçük afacan oğlundan oluşuyordu. Her şey tamamlandı heyecan doruktaydı. İçeri koşarak girip dağıldık büyük karanlık bir oda, müzik sesleri, duman ve düşmanlarımızı vurduğumuz silahlarımızdan çıkan lazer ışınları... Sadece 15 dakika süreye sahip bizler için ani korkular, gülme krizleri, koşar adım kaçma, hızlı atan bir kalp ve vurulduğunda yedi saniye çalışmayan silahın verdiği telaş birbirinden eğlenceli olaylar zincirini başlatmıştı. Ayşegül'ü sürekli vuran Burak'ın en sonunda Ayşegül'ün silah darbelerine maruz kalması, Burak’tan kaçan Fatma'nın yere düşmesi, Çağla'nın arkasına bakmadan koşması sonucu sürekli vurulması, Emre'nin koşarken aldığı telaşlı komik hali, birbirimizin önüne karanlıkta aniden çıkmamızın beraberinde gelen korku çığlıkları... tabi saklanırken beni göremeyen Evrim'in  -Aaaa! derken tarafımdan vurulması her seferinde diğer çığlıklarını diğer çığlıklara  katıyordu. Küçük afacan üyemizi ise hiç sormayın, karanlıkta zaten gözükmüyor üzerine birde pusuya yatıp hepimizi sırayla vuruyordu. Bana gelince kıyafetlerim dekorasyonla birebir uyumlu olan fosforlu renklerimin ise avantaj mı? dezavantaj mı? olduğu ise tam bir muamma. :))Oyunun bittiği anda içeriden dışarıya çıkışımız ise görülmeye değerdi.

 Artık iftar saati yaklaşıyordu yemek yiyeceğimiz yere doğru yürümeye başladık. Esnafını hiç unutamayacağımız! lezzetli bir akşam yemeği yerken Elif ve kardeşi ise bize orada katıldılar. Ekip  biraz daha kalabalıklaştıktan sonra ve lunapark için geri sayım başladı...

 Biletler alınıp ilk hedeflenen hızlı tren hareket ettiğinde çığlık seslerimiz, kahkahalarımız, gökyüzündeki dolunay, eğlenceli müzik sesleri, şen grubumuz, yorgun ama gülen yüzler .. bu gece hiç bitmemeliydi…

 Gece sonunda gelemeyen arkadaşlarımızla birlikte, tekrar gelme planlarını yapıyor olmamız bu günün bizim için unutulmayacak "Harika" bir gün olduğunu anlatıyordu.


    Hande Seyhan
 


  

 

      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder