"Siz planlar yaparken, Tanrı da size yukarıdan kahkahalar atar."
Bu sıralar yukarıdaki sözün doğruluğunu kendini sürekli gösteriyor. Mesela pazartesi günü yazmam gereken bu yazıyı, salıyı çarşambaya bağlayan gece bilgisayarımın başına anca oturup akrep 3ün üstüne geldiğinde yazabildim. Yoğun bir pazartesi günü geçirdim. Derin bir nefes alıp neler yaptığımızı anlatmaya haydi başlayalım.
Geçtiğimiz hafta Temmuz grubu olarak ödevimiz Apple'ın bir ürünü olan Keynote'da sunum hazırlamak ve 3.haftamızda bu sunuları sunmaktı. Sunumun detaylarına gelince, konuda serbesttik amaaa Haziran grubundan olan mentörlerimizin seçtiği bir resmi konumuz ile bi' şekilde ilişkilendirecektik. İşin diğer bir zor tarafı, konularımıza karar verdikten sonra sunum içine gömeceğimiz resim belli oldu. Kimi resimler Haziran grubunun çektiği fotoğraflardan biri oldu, kimisi ise ünlü bir ressamın resmiydi. Konuyu belirlemek bu kez bana çok kolay geldi, sevdiğim bir konuyu seçerek rahatlıkla sunumumu hazırlayacağımı düşünüyordum. Lakin konuyu sevmek sunum hazırlık aşamasını kolaylaştırmadığını anladım. İki sene önce Avrupa Gönüllülük Hizmeti(AGH) gönüllüsü olarak altı aylığına Romanya'ya gitmiş ve burada ağırlıklı olarak anaokulunda ve bir ortaokulunda Türkiye tanıtım sunumları yapmıştım. Çocukları seven biri olarak anaokulunda çalışmak benim için dünyanın en güzel işlerinden biriydi. Meraklılarını blogumdaki yazılara ve fotoğraflara davet ediyorum:)(buraya tıklayın). İşte bu sunumu hazırlarken sunumu zorlaştıran hem oradaki güzel anılarımı hatırlamak ve bu sırada "bunu da eklesem mi, bunu anlatsam nasıl olur gibi sorularla cebelleşmem hem de Keynote'ta sunum hazırlamaya çalışmaktı.
Sorunlarımız burada da bitmedi. Apple kullanmayan biz Androidciler, iCloud.com'dan Keynote'a erişebilmek için bir Apple ürününde tanınmış bir Apple ID'sine ihtiyacımız vardı. Araştırma yaparken internetlerin dibini buldum sanırken, Haziran grubundan Emre'nin Apple ID ve şifresi ile 3 kişi Çağla, Evrim ve ben aynı anda erişebildik :) Bu arada şunu da itiraf etmeliyim ki yumurta kapıya yaklaşma ivmesi arttıkça sunuma dair birşeyler ekleme hızı da oranda artmakta. Apple ID ve şifresini bizimle paylaştığı için Emre'ye de çok teşekkürler :)
Romanya'da AGH gönüllüsü olmak konulu sunumuma iliştirdiğim resim ise Norveç ressam Edward Munch'un ünlü Çığlık adlı tablosuydu.
Pazartesinin başka bir sürprizi ise, daha önce tamamlamış olduğumuz(Haziranın 2, Temmuzun 1) puzzlelar bulunduğu yerden kazara düşüp parçalarına ayrılmasıydı. Pür dikkat uygun parçayı ararken kendimizi parçaladığımız vakitleri hatırladıkça, dağılmış puzzle parçaları tam bir hüsrandı. Moralimizi bozmayalım, en azından ufak molalarımızda yeniden uğraşabileceğimiz puzzlelarımız geri dönmüştü.
Romanya'da AGH gönüllüsü olmak konulu sunumuma iliştirdiğim resim ise Norveç ressam Edward Munch'un ünlü Çığlık adlı tablosuydu.
Pazartesinin başka bir sürprizi ise, daha önce tamamlamış olduğumuz(Haziranın 2, Temmuzun 1) puzzlelar bulunduğu yerden kazara düşüp parçalarına ayrılmasıydı. Pür dikkat uygun parçayı ararken kendimizi parçaladığımız vakitleri hatırladıkça, dağılmış puzzle parçaları tam bir hüsrandı. Moralimizi bozmayalım, en azından ufak molalarımızda yeniden uğraşabileceğimiz puzzlelarımız geri dönmüştü.
Bugün ben de ayrı bir yoğundum, bir anda karar verip Konya'ya bilet aldım. Öğlenleyin hiç olmadığı kadar hızlı valizimi topladım. Esasında Kayseri'ye gelmeden önce yaptığım planda bu kadar erken dönmeyi planlamamıştım. Bir anonimin de dediği gibi "planlar bozulmak içindir". Bu sırada Konya için de bir plan yapmıştım, mesela Salı günü uyanır uyanmaz soluğu Selçuk Üni'nin Ziraat Fakültesinin Moleküler Biyoloji Lab'ında almak gibi..
Ahmet hocayı ODTÜ'deki Biyoenformatik Kursu'nda ilk dinlediğimde, Ahmet hoca beni acayip heyecanlandıran bir veri görselleştirme aracı ile bizi tanıştırmıştı: D3js. D3js grafik temelli veri görselleştirme aracı. Eğer karmaşık verileriniz varsa, bu aracı kullanıp verilerinizin daha anlaşılabilir olmasını sağlayabilirsiniz. Biyoinformatik Kursundan sonra evde ben de kendim oturup kullanmaya çalıştım, ama programlama dili temeli hiç olmayan biri için bu biraz beyhude bir çaba oldu ve pes edip bırakmıştım. Şimdi işte bu aracın nasıl kullanıldığını öğrenmenin tam zamanı idi. Python'da da biraz ilerlemenin de etkisi ile bir şeyler daha iyi kafamda oturmaya başladı. Yalnız burada dikkat etmemiz gereken bir nokta var. D3js'de oluşturduğunuz grafikler kağıda bastırılamaz, eğer siteye girip örnekleri incelerseniz beni daha iyi anlayacaksınız. D3js'i de ağırlıklı olarak kullanan kesim aslında medya çalışanlarıymış. Mesela Dünya Kupası maçlarını ve vermek istediğiniz detayları bu aracı kullanarak dairesel bir grafikte çok güzel gösterebilirsiniz ya da yaklaşan seçimlerde D3js aracılığı ile şehir şehir ilçe ilçe son oy durum analizleri daha anlaşılır ve tasarım olarak hoş bir hale çevrilebilir.
Yeni bir şey öğrendiğinizde kafanıza o konu hakkında net bir şey asla oturmaz. Haziran ayının başında okula Bayesian istatistiğini anlatmaya bir istatistikçi gelmişti, hatta adam yabancıydı ve kendine has şivesi ile hayli akıcı bir Türkçe ile Bayesian'ı bizlerle tanıştırmıştı. O vakit konuyu sevmiştim, ama sonrasında beni araştırmaya itecek kadar üzerimde büyük bir etki bırakmamıştı. İşte o gün gelmişti. Bugün gözlerimi fal taşı gibi açıp Bayesian'ı Ahmet hocadan dinledim. Diğer hocadan ilk dinlediğimde aklımda kalan tek şey şuydu: "Tıpçılar, klasik istatistik araçlarında ısrarcı olup Bayesian ile tanışmaktan itina ile uzakta durmakta büyük hata yapıyor." Bayesian'ı size Ahmet hocanın bize verdiği örneği üzerinden anlatayım: Monty Hall problemi. Monty Hall adlı sunucumuz bir yarışma programında size önünüzde 3 kapı olduğunu, birinin arkasında araba diğerlerinin arkasında keçiler olduğunu söylüyor. Monty size hangi kapıyı seçtiğinizi soruyor, ama dediğiniz kapıyı değil keçilerin olduğu kapılardan birini açıyor. Geriye iki kapı kaldığında size yeniden tercihinizi soruyor. Kararını değiştirir misin, değiştirmez misin?Son durumda kararınızı değiştirirseniz veya değiştirmezseniz doğru kapıyı bulma olasılığı nedir? Hayır,her iki durumda da cevap 1\2 değil. Kararınızı değiştirdiğiniz takdirde, doğru kapıyı bulma olasılığınız 2\3, değiştirmezseniz 1\3 oluyor. Meraklılar Türkçe Wiki ve Açık Bilim makalelerini okuyabilirler. Hatta Ekşi Sözlükteki 14 sayfalık Monty Hall entrylerini okumak da eğlenceli olabilir.
Monty demişken, Monty Python'u da burada anmadan geçmeyelim. Hatta, Python programlama dilinin ismini Monty Python'dan aldığını biliyor muydunuz?
Hem de D3js'den hem de Bayesian'dan etkilenmiş olarak dersi bitirdiğimizde acaba Konya'ya dönmesem mi diye içim içimi yemişti. Özellikle sunumlarımda görselliğe çok önem veren biri olarak D3js ile çok heyecanlandım. Zamanında Biyoistatistik dersinden nefret etmenin ardından Bayesian ile tanışmak muhteşem oldu. İstatistik ile barışmanın zamanı geldi de geçiyordu bile.
Bugün mentörüm Burak ve ben memleketlerimize gidecektik. Öncesinde ise tüm grup olarak Anadolu Harikalar Diyarına gittik. Geçen gittiğimizde, Emre SuKaypark'ı gördüğünde mayosu olmadığı için girememişti, bu kez ise ilk soluğu orada almıştı. Biz ise 13 kişi sağlam bir izleyici olarak onu izledik. Geçen sefer grup olarak en çok eğlendiğimiz lazer game'e koşa koşa gittik diyebilirim. Daha kalabalık bir grupla lazer game biraz zor oldu, kim mavi gruptan kim kırmızı gruptan ilk bakışta anlayamadım ama yine de çok eğlendim :)
Lazer game ve ardından iftarda yemeğimizi de yedikten sonra artık ayrılık vakti gelmişti. Giderken içim bir garip oldu. Sadece iki hafta geçmiş olmasına rağmen, sanki daha uzun bir zaman diliminde birlikteymişiz gibi herkese çok alıştım ve hepinizi çok sevdim. Yaptığı planların çoğunu bozan biri olarak dönüşüm için de bir sürü plan yaptım. Mesela Evrim'in tavsiye edeceği bir animeyi izlemeye başlamak olacak :)
Bu haftanın diğer bir üzücü haberi ise Cansu ve Emre'nin stajlarına bu hafta son veriyor olmaları :/ Her ikisini de burada tanıyor olmaktan çok mutluyum, eminim ki yeniden bir araya geleceğiz. Her ikisine de buradan sonra alacağı kararlar ve adımlarda başarılar diliyorum.
Şimdi ben Konya'ya gelmiş olmaktan mutlu(labım labım güzel labım) ama Kayseri'den yani Genkök'ten kısa da olsa ayrı olmaktan mutsuz bir dilemma içinde yazıma son veriyorum.
Ahmet hocaya buradan teşekkür etmek istiyorum. İyi ki bizleri böyle bir araya getirmişsiniz, hem öğreniyoruz hem öğrenirken kendimize çok güzel şeyler katıyoruz.
Bu haftanın diğer bir üzücü haberi ise Cansu ve Emre'nin stajlarına bu hafta son veriyor olmaları :/ Her ikisini de burada tanıyor olmaktan çok mutluyum, eminim ki yeniden bir araya geleceğiz. Her ikisine de buradan sonra alacağı kararlar ve adımlarda başarılar diliyorum.
Şimdi ben Konya'ya gelmiş olmaktan mutlu(labım labım güzel labım) ama Kayseri'den yani Genkök'ten kısa da olsa ayrı olmaktan mutsuz bir dilemma içinde yazıma son veriyorum.
Ahmet hocaya buradan teşekkür etmek istiyorum. İyi ki bizleri böyle bir araya getirmişsiniz, hem öğreniyoruz hem öğrenirken kendimize çok güzel şeyler katıyoruz.
Muhteşem günler dilerim ^_^
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder