10 Eylül 2014 Çarşamba

Büyük Resmi Görebilmek

Aslında her şey bir soru cümlesiyle başladı:”Biyoinformatiği biliyor musun?”. Cevabı hayır olan bu soru için , eğer yaşamımda bana yeni ufuklar açacak, hayata daha farklı bakmamı sağlayacaksa elbette ki bir cevap bulunmalıydı. İşte tam bu noktada başladı araştırmalarım ve biyoinformatik alanında paylaşımlar yapan bir blog sitesini takip etmeye başladım. Sonrasında ise takip ettiğim bu biyoinformatik blogundan biyoinformatik alanında yaz stajı diye bir çağrı geldi.
Yaz stajı olarak nitelendirilen fakat stajdan öte birçok deneyimi içerisinde barındıran programımız Temmuz ayının ikinci haftasında başladı. Geldiğim ilk gün kartonların üzerine yapıştırılmış “beraber çalıştığın takım arkadaşlarının her zaman yanında ol” cümlesinin staj programına daha önce katılmış arkadaşlarımda bir yaşam felsefesine dönüşmesi, beni en az birlikte tamamlayıp bazı anlarda da kazaya uğrayıp bozulan puzzlelarımız kadar etkiledi. Puzzlelarımızı tamalarken ayrıntılardan bütüne ulaşabilmeyi kavramanın yanında hem güzel vakit geçirmenin tadına varmış hem de takım çalışmalarımız daha bir eğlenceli hale gelmişti. Haftalık oynadığımız takım oyunları, bazen aramızdaki pürüzleri gidermek, bazen yaşamın gerçeklerini birebir tanımak bazen ise iş hayatı acımasızdır ona göre adımlarınızı dikkatli atın şeklinde uyarıları bizlere uygulamalı olarak öğretiyordu. İzlediğimiz filmler sonrasında yapılan yorumlar  çoğu zaman kültürel, aralarda akademik, bazen ise hayatın akışı içerisinde fark edemediğimiz olguları ve kabullenmeleri irdeleme üzerine idi ve her daim gecelerimizi renklendirmişti.Sunumlarımız tabii olarak hiç unutulamayacak nitelikte.Çünkü en erken 10 saat önce anlatacağımız konuların verildiği fakat verilen konuların hazırlamak için yalnızca 4 saatinizin olduğu bir sistemiz vardı.Bu kısıtlı sürelerin üzerine, sunumlarımızı anlatma sürecinde de kısıtlamalar olunca biraz geç olsa da anladım ki güzel bir ilerleme kaydetmişiz.Bu sonuca ekip olarak ulatıştık ve değişimler inanılmazdı.Skye görüşmelerimiz ise her zaman benim için stajın can alıcı noktası oldu.Yaptığımız bu görüşmelerde bence Türkiye’de biyoinformatikle bağlantısı olan her kişiyle bağlantı kurduk.Fırsat bulduk uluslararası görüşmeler yaptık, fırsat bulduk iş sektöründe, programlama sektöründe görev alan birebir bu sektörleri yöneten insanlarla beraber konuştuk, belki de hiçbir zaman fırsat bulamayacağım, Türkiye’ye ilk 1976 yılında yedi tane bilgisayar geldiğinde bu bilgisayarlardan bir tanesini kullanan ve hala programlamayla uğraşan, sinemada iken bile şu sinema bitse de program yazsam diyen bir kişiyle beraber programlama hakkı ve deneyimlerini dinledik.Programlama maceramız ise Stracth ile başladı ve sürekli programlama havuzuna düşüp düşüp boğulduğumuz, tam hayat kaybetmemize yakın bir anda eğitmenimizin kurtarıcı eliyle yeniden hayata döndüğümüz bir süreç şeklinde devam etti.Ama bu süreç bizleri o kadar olğunlaştırdı ki, artık programlama hayatımızda karşılaştığımız sorunları kendimiz çözüm bulacak veya en azından çözüm için başvuracağımız yolları kendimiz bulabilecek kadar kazanımlar elde ettik.Yazmanın sürekli olarak zihinsel bir bir organizasyon olduğunu söyleyen ve bu alışkanlığı kazanabilmemiz için haftada iki blog yazma sorumluluğumuzun bizlere yazma alışkanlığını kazandırdığını, bildiklerimizi iyi bir süzgeçten geçirip, bilmediklerimizi ise derin araştırmalar yaparak okuyucuya aktarabilme becerisini kattığını inanıyorum.

Yaz okulu tadında olan programımızda her ne kadar yaptıklarımız ve deneyimlediklerimiz  biyoinformatik alanında bana bilgi ve kabiliyet kazandırdı ise de, bu program her zaman birlikte çalıştığım arkadaşlarımla ve eğitmenimle daha verimli ve keyifli hale geldi.Ayşegül’ü tanımakla hayatın daha değerli olduğunu, yaşamak için her daim güzel bir nedenin insanın çevresinde olduğunu ve insan istediğinde bu nedeni bile kovalayarak hayata sımsıkı bağlanabileceğimi anladım. Bihter benim için her zaman yapılacak görevini aksatmayan, aldığı sorumluğu yerine getirmek için elinden gelen tüm çabayı gösteren, zorluklar karşısında ipin uçunu bir türlü bırakmayan çalışma arkadaşı olmanın yanında, bana her daim neleri yapmanın doğru olduğunu, neleri yapmanın avantaj getireceğini belirten ilk eğitmenim oldu ve bundan sonrada olmaya devam edecek. Burak, evet belki de dünyada eşine az rastlanabilecek ender insanlardan bir tanesi.Hayır kelimesini yalnızca “hayırlı olsun”  cümlesinde kullanabilen, olmaz anlamına gelebilecek olumsuz ifadeleri zihninden temizleyiş, her daim karşısındakine yardımcı olmaya çalışabilen kardeşim.Çağla ile gerekliyse eğer yapacağın işi sonuna kadar kovalamanın, bu kovalama sırasında ise tüm sorgulamaların yapılması gerektiğinin bir kez daha farkına vardım. Cansu, idealleri uğruna GenKök’te geceler nasıl geçirilir, günlük edinilen bilgiler birebir nasıl dökümante edilir ve bence en önemlisi de eğer bir hali hazırda sunulan fırsatlar isteklerimize uymadığında hiçbir endişe göstermeden fırsatları bir kenara bırakıp dileğin yönde gitmenin ne kadar önemli olduğunu birebir gözlemleme fırsatı yakaladım.Ceyhun, mütevazı ve alçak gönüllü kişiliğiyle bunların yanında sakin duruşu ve pratik çözümleriyle stajımıza renk kattı.Elif,bir dava insanı gibi.Onunla bir kez daha farkına vardım ki kurallardan taviz verilmemeli.Yaptığım ve yapacağım işler her zaman kullanılabilir olmalı, sadece o anlık için çözüm üretilmemeli, sunulan çözüm herkesi mutlu etmeli ve hayata bir yenilik katmalı.Bunların yanında yaşam, insanlar, olaylar, aynılıklar veya farklılıklar her zaman sorgulanmalı niçin olduğu sorusu sürekli insan zihninin bir köşesinde bulunulmalı.Emre, hayatı doyasıya kendi tabiriyle her şeyi bolca yaşamayı seven bir takım  arkadaşı oldu.Eğer olmuyorsa bırakacaksın, farklı bir şey yapmayı dene, bide şöyle düşünelim tabirleriyle olaylara farklı açıdan bakmaya çalışan bir pozitif enerji dolu bir arkadaşım.Evrim, evet gerçekten sessiz bir güç.Sorunlara temkinli bir şekilde yaklaşan ve net bir çözüm ortaya koyan bir takım arkadaşım.Aikido ve animelere olan ilgisine ise sözler yetmez anlatmak için.Hande, hayatında problemlere yer bırakmayan, onlara yaşama fırsatı tanımayan, “sıkıntı yok” sözleriyle tüm staj ekibini endişeden uzak tutan bir arkadaşım.Osman, stajımda birçok problemi bir araya gelerek çözdüğüm, ekibimize yön verme noktasında sorumluluk alan, yazma işini her daim devam ettirmiş ekip arkadaşım, yoldaşım.Tüm bu farklı dünyaları, farklı düşünce yapılarını, farklı yaşayış tarzlarını bir araya getiren, bir araya getirdikten sonra her bir kişiliğe özenle şekil veren, geleceğimiz ve planlarımız konusunda bizleri birebir yetiştiren, attığımız her adımın sonrasında nelerle karşılaşabileceğimize bizlere anlatan ve biyoinformatik alanında -şimdilik Türkiye’de- profesyonel imzalar atılması için hiçbir fedakarlığı esirgemeyen Ahmet Raşit Hoca’ma ve tüm çalışma arkadaşlarıma ne kadar teşekkür etsem azdır.Büyük resim işte burada: birlikte çalışabilmek ve beraber başarmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder